Yaşlılık Hukuku

Yaşlılık Hukuku

Değişemeyen kuraldır, insan doğar, yaşar ve ölür. Hayat ise bu iki nokta arasında yaşananlardır. Doğumundan öncesinde başlayıp, ölümünden sonrasına kadar hukukun süjesi olan insan için hukuk birçok bilim alanından kıyaslanamayacak kadar yoğun bir şekilde insan hayatına hükmeden kurallar içeriyor. Aynı zamanda, nasıl olduğu, nasıl olabileceği, nasıl olması gerektiği neredeyse her zaman birbiriyle uyumlu olmayan tek bilim hukukmuş gibi görünüyor. Yasalar ne kadar mükemmel yazılmış olursa olsun onun mükemmelliği uygulayanların yeterliliği ile sınırlıdır. Günümüzde neredeyse tüm dünyada, uygulama ile yazılı hukukun, hukuk ve ihtiyaçların arasındaki mesafenin her geçen gün açılışını izlemekteyiz. O nedenle burada yazılı hukuku anlatırken aynı zamanda uygulamada neler yaşandığında, yapılabilecekleri, yapılamayanlara değineceğiz.

Tıpdaki ilerlemenin, yaşam konforundaki artışın yaşlı nüfusun toplam nüfustaki oranını her geçen gün arttırmakta olduğu hepimizin gözlemlediği bir gerçek. Anne, baba ve çocuktan oluşan çekirdek aile yapısının yaygınlaşması, yaşlanan ebeveynin yalnızlaşmasının getirdiği aile içi sorunlar sosyal bir yaraya dönüşmekte ise de ilk defa 1969 yılında Gerontolog Robert Butler tarafından kullanılan Yaşlı Ayrımcılığı Covid 19 nedeni ile yaşadığımız Pandemi döneminde birden hayatımızın ortasına düştü. Koruma tedbirleri adı altında 65 yaş üstündeki bireylere sadece yaşı nedeniyle gösterilen farklı tavır, önyargı, davranış ve eylemler içinde korumadan daha çok dışlama içerdi. Düne kadar yaşlılığı fiziksel/ klinik boyutuyla yaşla birlikte gelen fiziksel zayıflık gibi algılarken, artık yaşlılık insanın içinde yaşadığı toplumda ondan beklenenleri karşılayamadığı ve sosyal dışlamanın süjesi oldu. Pandemide yaşlı ayrımcılığının tarihteki en vahim boyuta geldiğini görebiliriz.

Hukukumuzda 65 yaş üzeri bireylere ilişkin yasal düzenlemeler, Türkiye nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca iç hukukta uygulanması gereken düzenlemeler, değişmesi gerekenler ve değiştirilmesi son derece sancılı olacağının sinyallerini uzun zamandır vermekte olan vesayete ilişkin gelişmeler gibi yenilikler günümüzde hukuk kurallarında yeni düzenlemeler gerektirdiği kadar toplumsal düşünce yapısında ciddi değişimler gerektiren konular. Yeni yaşam koşullarının yaygınlaştırdığı huzur evleri ve bakım merkezlerine ilişkin düzenlemeler, Miras Hukuku, Vasiyet düzenleme, ileri yaşta evlenmeler, çocukların ebevenynlerine nafaka yükümlülüğü, evlat edinmeler, dolandırıcılık mağduru olarak yaşlılar, Kat Mülkiyeti kanununda yaşlılık ve yaşlılıkla ilgili tüm hukuki düzenlemeler konularımız olacak.

Bireyin doğumundan ölümünden sonrasına tüm hak ve menfaatleri ile yükümlülüklerinin düzenlendiği temel yasa Medeni kanun ile başlayacağız anlatmaya. Arada sırada konuyu dağıtıp yan yollara sapacağız ama başlıklarımız Medeni Kanunun düzenlemesine uygun bir çerçevede olacak. Medeni Kanun beş kitaptan oluşuyor;

  • Kişiliğin başlaması ve sonlanması, kişilik haklarının korunması, yerleşim yeri gibi konuları içeren Kişi hukuku,
  • Nişanlanma, evlenme, boşanma, velayet, vesayet, nesep gibi konuların işlendiği Aile Hukuku,
  • Ölümden sonra malların durumunun anlatıldığı Miras Hukuku,
  • Kişinin gerek menkul gerekse gayrimenkul mallarla olan mülkiyet, rehin, ipotek zilyetlik gibi ilişkilerin incelendiği Eşya Hukuk,
  • Borç ve alacak işlerinin düzenlendiği Borçlar Hukuku

Bu başlıklar incelenirken Anayasa, Uluslararası Sözleşmeleri de irdeleyeceğiz ve yazılanlar söylenenler yaşananlar perspektifinden hukukumuz yaşlılığa nasıl bakıyor onu göreceğiz.

Avukat Güler Polat

Avukat Güler Polat